SosyalYazilar

İmam Hasan Askeri (as) Şehadeti VE Hz. Hüccet İbn-il Hasan Askeri Mevud Mehdi (af)’ın İmametinin Başlangıcı

İtaat etmek ve Tabi olma olayı. Bu olay ümmetin imtihan olma olayıdır. Burada söz konusu itikadın, inançlı olmanın ve dayanıklı kadem olmanın imtihanıdır. Nerede bizim vazifemiz, İmam-ı Zaman (af) karşısında muhabbetimiz. Herkes diyor o gelmeyecek veya gelmiştir, bu sözler karşısında senin kalbinin titremesi gerekir. Sen İmam-ı Zamana (af) karşı muhabbetinde sağlam olman gerekir. Allah’ın vaadinin kesin olarak gerçekleşeceğine inancının tam olması gerekir. Böyle şeylerle sarsılmaman gerekir. O, gelecektir. Hatta dünyanın ömründen bir gün kalmış olsa bile gelecektir. Bu makalede 11. İmam Hasan Askeri(as)’ın şehadeti hususunda özet bir açıklama yapacağız. Ayrıca İmam-ı Zaman Hz. Mehdi (af)’un imametini burada tekrar anlatacağız.

Abbasi halifesi Mu’temid, Hz. İmam Hasan Askeri (as)’nin toplum içindeki durumundan rahatsız olup takip ettiriyordu. Görüyordu halk İmam’a hürmet ediyor, saygı gösteriyordu. Halk, O’nun faziletini tüm Ehlibeyt dostlarından, Seyitlerden ve abbasilerden üstün olduğuna inanıyor ve biliyorlardı. Bu yüzden Mu’temid çeşitli baskı ve kısıtlamalarla O hazretin manevi nüfusunu engellemek ve azaltmak için birçok yollara başvurdu. Ama her ne kadar denediyse de engel olamıyor, O hazretin halkın gönlündeki yerinin daha da artmasını sağlıyordu. Bu durum zalim abbasi halifenin vahşetine ve kininin artmasına sebep oldu. Sonucunda zalim halife, O hazreti katletme niyetine vardı.

İmam Hasan Askeri (as) Şehadet Anı

İmam Hasan Askeri (as) biliyordu ki çok yakın zamanda zehirlenecek ve şehit olacaktır. Bu acı olayı annesine anlattı. Şehadetinden birkaç gün önce abbasi halifesi Mu’temid, İmam-ı yanına çağırdı. Mu’temid çok kızgın halde O Hazrete öldürücü bir zehir içirdi. Zehiri içer içmez O şerif vücudu zehirlendi ve yatağa düştü. Çok büyük bir acıya duçar oldu.

İmam Hasan Askeri (as) Şehadetinden önce oğlunun vasi olmasına işaret etmesi

Ebu Sehl İmam Hasan Askeri (as) zehirlendiği ve şehadetinin yaklaştığı vakitlerde yanına gittim. O hazret, Agid adında olan hizmetçisine kaynatılmış olan içeceği vermesini söyledi. Kaynatılmış olan içeceği İmam Hasan Askeri’nin(as) eşi ve İmam-ı Zamanın annesi Segil hanım kaynatılmış içeceği İmam Hasan Askeri (as) verdi. İmam’ın elleri titremeye başladı ve kadeh dişlerine çarpıyordu. İmam Hasan Askeri (as) bu halde iken hizmetçisine seslendi. Eve gir içerde secde halinde bir çocuk bulacaksın. Onu buraya getir. Agid diyor ki içeri girdiğimde secde halinde bir çocuk gördüm. Ona selam verdim ve arz ettim ki benim Mevlam seni çağırıyor. O anda annesi Segil içeri girip onun elini tutup İmam Hasan Askeri (as)’ın yanına götürdü. Ebu Sehl diyor ki İmam Hasan Askeri (as), o çocuğu görünce ağladı. Dedi ki ey benim evimin ağası, bu ilacı bana içir. Çünkü ben Allah’ın yanına gidiyorum. O çocuk içerisinde kaynatılmış ilaç bulunan kadehi babasının dudaklarına koyarak ona içirdi. İmam(as) o ilacı içtikten sonra buyurdu. Benim için o namaz yeri hazırlayın. O hazret için namaz yeri o hücrede hazır ettik. Sonra o çocuk, o hazrete abdest aldırdı. Başına ve ayağına mesh verdi. İmam Hasan Askeri (as) buyurdu ki ey evladım sana beşaret olsun; Sen Zamanın Sahibi Mehdi(af)’sin. Yeryüzünde ki Allah’ın hüccetisin. Benim evladım ve vasimsin. Son İmamsın. Resullulah (saa) senin kıyam edeceğine işaret etmiş, sana ad ve künye vermiştir. Bunları söyledikten sonra İmam Hasan Askeri (as) şehadete erişti. 

İmam Hasan Askeri (as) Şehadeti ve

Meyit namazı anında O Hazretin tecelli etmesi.

Abbasi halifesi Mu’temid saraydaki bazı adamlarına İmam Hasan Askeri (as)’ın evini devamlı gözetlemelerini istedi. Bütün olayları dikkatle takip etsinler. Ayrıca halkı aldatmak için kendi hekimlerine emir verdi ki her sabah ve her akşam İmam Hasan Askeri (as)’ı ziyaret etsinler.

Mu’temid emir verdi Hüseyin ibni Ebi Şeravib (büyük şehir âlimi) ve 10 kişi ile birlikte İmam Hasan Askeri(as)’ın evine gitsinler. Gece ve gündüz devamlı orada olsunlar. İmam Hasan Askeri (as)’ın tabi ve doğal bir ölümle dünyadan göçtüğüne şehadet versinler. İmam Hasan Askeri (as)’in şehadeti hicri 260 senesinin rebiyyül evvel ayının 8 inde Cuma günü sabah namazından sonra gerçekleşti. Ebul Edyan, İmam Hasan Askeri (as)’in evinin hizmetçilerindendi. Hizmetçilikten başka İmam Hasan Askeri (as)’in evine gelen mektupların sorumlusuydu. O kimselerdendir ki İmam Hasan Askeri (as)’in şehadetini ve İmam-ı Zamanın (af) cenaze namazı kıldırmasını nakletmiştir. Şeyh Saduk, kitabında Ebul Edyandan şöyle naklediyor: “ Ben İmam Hasan Askeri (as) evindeydim. O Hazretin mektuplarını diğer şehirlere gönderiyordum. İmam Hasan Askeri (as)’in şehadetine sebep olan hastalığı sırasında yanına gittim. O Hazret mektuplar yazarak buyurdular ki bu mektupları diğer şehirlere(Medain) gönder. Sen 15 gün burada olmayacaksın çünkü mektupları sen götüreceksin. Ama 15. gün Samarra(Irak’ın bir şehri) şehrine gireceksin. Benim şehadetimden dolayı üzüntü seslerini duyacaksın. Benim bedenimi gusül yerinde göreceksin.

Ebul Edyan diyor ki; Arz ettim                                                     

– Benim Mevlam, O halde Halefiniz kimdir.                                                  İmam Buyurdu:

– Götürdüğün mektupların cevabını senden isteyen Kaim’dir.

 Ebul Edyan

– Benim Mevlam beni daha çok aydınlatır mısınız? Diye sordum.

İmam Buyurdu:

– O, benim cenazeme namaz kılacaktır ve benden sonraki Kaim’dir.  

Ebul Edyan

– Benim Mevlam daha çok bilgi veriniz.

İmam Buyurdu:

– O, sana çuval içinde neler olduğunu haber verecek. Senin elindeki torba içinde bulunanlardan haber veren benden sonra ki Kaim’dir.

  Ebul Edyan

– Ben İmam’ın heybetinden dolayı bir daha sormadım ki benim yanıma getirecekleri çuvalın içinde neler var.

Sonra çuvaldaki mektuplarla Medain şehrine doğru yola çıktım. Daha sonra mektupların cevabını alıp döndüm. Ayrılığımın 15. Günü Samarra şehrine döndüm. İmam Hasan Askeri (as)’in dediği gibi O’nun evinden ağlama ve üzüntü sesleri geliyordu. Ve gördüm ki O, Hazretin bedeni gusül verilme yerindeydi. O, Hazretin kardeşi Cafer evin kapısına durmuş ve İmamı Hasan Askeriyi seven Şialar, Ona başsağlığı veriyordu. İçimden acaba Son İmam Cafer’miydi. Ama ben biliyorum ki Cafer içki içen ve kumar oynayan bir adamdı. Cafer çoğunlukla musiki ve musiki eşliğinde oynamakla meşguldü. Onun yanına gidip başsağlığı verdim ama O, bana yanımdakilerle ilgili hiçbir şey sormadı. Bir süre sonra İmam Hasan Askeri (as) ‘in hizmetçisi Agil’i gördüm ve evden çıkıyordu. Agil, Cafer’e dedi ki cenazeyi kefenledik, kalkıp namazını kılınız. Cafer evin içine girdi ve diğer şialarda onunla beraber içeri girdiler. Biz cenazenin önünde beklerken Cafer namaz kıldırmak için öne doğru ilerledi ve tekbir getireceği sırada bir çocuk zahir oldu. Nur yüzlü çocuk gelip Cafer’in abasından tutarak dedi ki: Ey amca geri çekil. Babamın namazını kılmaya herkesten daha çok liyakat sahibiyim. O anda Cafer bir kenara çekildi ama yüzü kızarmıştı. Daha sonra nur yüzlü çocuk öne geçerek babasının namazını kıldırdı. Ve babasını, dedesinin yanına gömdü. Daha sonra bana buyurdu ki o mektupların cevabı ki yanındadır bana ver.

Ben mektupların cevabını ona verdim ve içimden dedim ki bu, İmam Hasan Askeri (as)’in buyurduğu iki nişanedir. Daha sonra Cafer’in yanına gittim ve gördüm ki kızgınlıktan ah çekiyordu. Kum (İran) kentinden bir grup geldi ve İmam Hasan Askeri (as)’ı sordular. O’nun vefat haberini duyunca dediler ki biz kime başsağlığı verelim(Maksat O hazretin Halefiydi). Halk Caferi gösterince Onlarda gidip başsağlığı verdiler ve dediler ki bizim yanımızda bazı mektuplar ve halkın malından vardır. Cafer’e dediler ki söyle bize bu mektuplar kimlerdendir ve mallar ne kadardır. Cafer kızgınlıkla ayağa kalkarak dedi ki bizden gaybi ilim istiyorlar. O anda İmam’ın hizmetçisi gelerek dedi ki sizin yanınızda şu kişilerden mektuplar vardır ve bin dinar para vardır. Bin dinarın on dinarı altın kaplıdır dedi. Kumdan gelenler mektupları ve dinarları hizmetçiye verdiler ve ondan sordular ki, kim bu malları almak için seni bizim yanımıza gönderdi. Her kim seni bizim yanımıza gönderdi ise O, İmam’dır. Bu olaydan sonra Cafer, Abbasi halifesi Mu’temidin yanına gitti ve olayı ona açıkladı. Mu’temid adamlarını yollayarak İmam-ı Zaman (af)’un annesi Segili yakalayarak ona baskı yaptılar ve çocuğu teslim etmesini istediler. Segil inkâr ederek, O hala hamiledir ve çocuk dünyaya gelmemiştir dedi. İmam-ı Zamanı korumak için bu yola başvurdu. Onlar, İmamın annesi İbni Ebi Şevarib(şehir hakimi)’in yanına götürdüler ve bir çocuk dünyaya gelirse hemen halifeye haber versin.

İmam-ı Zaman (as) İmametinin Başlangıçı ve

Gaybet-i Suğra’nın başlangıcı

Böylece İmam-ı Zaman (af)’un Gaybeti Suğra(küçük gaybet) dönemi başlamış oldu. Âlimlerin çoğu, O hazretin Suğra (küçük) gaybetinin İmam Hasan Askeri(as) şehadetinden (hicri 260 yılının rebiyyül evvel ayının 8’inde) sonra başladığını ve gaybeti Suğranın ( hicri 329 yılının şaban aynının 15 inde), O Hazretin son has naibi(Ali b. Muhammed Semeri) ölümüyle bittiğini biliyorlar. Hz. Mehdi (a.s)’ın Gaybet-i Suğra dönemi yaklaşık 70 yıl sürdü. Ama bazıları bu sürenin 74 yıl olduğunu söylüyorlar. Onlar, Gaybet-i Suğra’nın başlangıcını İmam (a.s)’ın doğum tarihinden (H.K. 255) hesaplamışlardır.

İmam-ı Zaman (as)’ın Gaybet-i Kubra(Büyük Gaybeti)

Gaybet-i Kubra Hicri 329 yılında son has naip Ali b. Muhammed Semeri’nin ölümü ile başlamış oluyor. Birçok Şia âlimine göre Ali b. Muhammed Semeri hicri 329 yılının şaban aynın 15 inde vefat etti. Ama Şeyh Saduk ve Fazl bin Hasan Tebersi Son naibin vefatını hicri 328 yılında biliyorlar. Şia kaynaklarına göre Ali b. Muhammed Semeri’nin vefatından bir hafta önce İmam-ı Zaman (af) bir mektupta Onun ölümünü ona haber verdi. Gaybet-i Kubranın başlayacağından haber verdi. Ona emir verdi ki kendisi için bir halef tayin etmesin.

İlahi İmtihan ve O Hazreti Bekleyenlerin Fazileti

Birçok Şia rivayetinde bu konulara işaret ediyor ki İmam Mehdi(af) itikadı olanlar, Gaybeti Kubranın süresinin uzun olmasında O hazretin İmameti konusunda şekke düşecekler. Şeyh Saduk İmam Caferi Sadık(as) şöyle naklediyor: “ Ciddi şekilde siz imtihan edileceksiniz ki halk diyecek Mehdi ölmüştür veya öldürülmüştür. Mehdi yaşıyorsa nerededir ve ne yapıyor. Mümin kimselerin gözü, O hazret için ağlayacaktır. Aynı fırtınaya kapılmış gemi gibi ıstıraba duçar olacaklar. Ama o insanlar ki Allah onlardan ahit almıştır ve O’na kendi inayeti ile yardım eden kimselerden başka kimse kurtulmayacaktır.”

Rivayette olan bu vasıflarla ferecin intizarını çekmek, İmamı zamanın zuhurunu beklemek en büyük ibadettendir ve çok büyük mükâfatlar vardır.

Biz Şialar O’nun Zuhurunu Bekliyoruz. Ama Bizim Beklememiz ve İntizarımız Aktif olmalıdır. Pasif olmamalıdır. Biz Ümitsizlik İçinde Yaşamıyoruz. Ümitsiz Olmamamız Gerekir. Dünyada Olan Zulümler ve Günahların Kalbimizi Karartmasına İzin Vermemeliyiz. Aktif Bir İntizar Bu Manadadır ki Allah’ın Zuhura Olan Vadesine Çok Sağlam Bir Şekilde İmanımız Olsun. O Hazretin Zuhurunun Sevincini Kalbimizde Canlı olarak Tutalım ve O Hazrete Yardım için Ayağa Kalkalım.    

اطلاعات بیشتر

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

thirteen + 3 =

Ayrıca kontrol edin
Kapalı
Başa dön tuşu