SosyalYazilar

LOS ANGELES Mahfilinin Kapatılmasından Sonra Amerika Bahai Toplumunun Sosyolojik Bakımdan İncelenmesi

Dünyada ki Bahai teşkilatları içinde Amerika Bahai toplumu idari ve teşkilat düzeni bakımından bir örnektir. İran da ve diğer ülkelerdeki Bahai toplumları propaganda ve tebliğ yönünde bir şeyler yazıyorlar. Bunlar diğer Bahai talimlerinin hedefleri ve onların uygulanması hususunda pek çok konu yazmıyorlar. Bu yüzden bu tercüme hazırlanmıştır. Mütercimin yazısı.

1986 yılında Amerika’nın milli mahfili Los Angeles şehrindeki mahalli mahfilini kapatmıştır. Bu arada Chicago üniversitesinde tarih profesörü olan ve Ortadoğu tarihi ve İslami araştırmalarda mezun olan Doktor Juan Cole o zaman ilerici, özgürlükçü, reformcu ve araştırmacı bir Bahai’ydi. Juan Cole Los Angeles’daki Bahai toplumunu yakından tanıyordu. Juan Cole milli mahfilin yaptığı müdahale hakkında eleştirme yaptı. Bazı mahfil üyeleri eleştiriyi kabul etmeyip ona dayanamıyorlardı. Sonucunda onlar Juan Cole aleyhine makaleler yazıp onu eleştirdiler. Juan Cole’un onların intigat ve eleştirmelerine karşı cevabı Amerika’daki Bahai toplumunun incelenmesi hususunda değerli bilgilere sahiptir.

ÖNSÖZ

Amerika’daki Bahailerin tarihi ve kültürü hakkında bazı nispi ithamların olduğuna göre burada dikkat etmemiz gereken konu budur ki ben bu konuda yeterli belgeleri Amerikan toplumumun etkin şahısları hakkında buldum. O belgeler diyalog dergisinin arşivinde mevcuttur. Ben bu neden de dolayı bir yazar ve tarihçi bakımından yeterli ve kesin delillere sahibim. Bu senetler Los Angeles mahalli mahfilinin üyeleri ile görüşmeler ve diğer Amerika’nın ülke içindeki Bahai makamlarının mitinglerinin kelime kelime indirilmesini içerir.  Bu senetler hiçbir zaman bugünkü Bahai toplumu hususunda elde edilmemiştir. Ayrıca bunu da söylüyorum ki farsça diline aşina olan bir Bahai olarak, 1979 ‘dan 1984’e kadar bazen Los Angeles Bahai ziyafetlerine katılırdım. Bu yüzden çeşitli ülkelerden geniş arkadaş kitlem vardır. Ben bu dostlardan ve şahitlerin tarifi ile mahalli mahfilinin kritik durumunun öncesi ve durumlarından haberim vardı. Ayrıca mahalli mahfilinin durumunun kritik olduğu zamanlarda orada bulunan insanlarla telefonla görüşmesi yaptım.

Bahai yazar ve sosyolog olan Mark Mulen’den benim makalem ve makalemde ki kuvvet noktalarım hakkında görüşlerini açıkladığı için teşekkür ediyorum. Bana göre onun Atlanta eyaletindeki Bahai toplumu hakkındaki kitabı çok değerli bir kitaptır. Her şeyden önce araştırmacılar için ve üniversitede ki bu makalenin okuyucuları olan öğrenci ve akademisyenler için açıklama yapmalıyım ki neden benim makalem reformcu olmayan muhafazakâr Bahailer için istenmeyen ve problemli olarak görülen bir makaledir.  

Bahai Hedefi ve Kültürü

Bahai kültürü bir çeşit otopiyayi* bir kültürdür. Genellikle Bahailer kendi toplumlarının yaptıklarını tamamen ayıpsız, noksansız ve olgun biliyorlar. Bahailer ayrıca kendi örgüt içi düzeninin diğer ülkelerde ki siyasi düzenin yerini dolduracak bir sistem olarak biliyorlar. Bahailere göre diğer ülkelerdeki siyasi düzen fasık düzendir. Bahai idari düzeni bir faaliyetler göstermişlerdir ki kendi görüşlerini ideal ve kutsal göstersin. Benim tecrübelerime göre Bahai en üst düzey yönetimi çok telaş ediyor ki Bahai örgütünü şeffaf olmayan şekilde göstersin. Muhafazakâr Bahailerin çok hassas olduğu bir konu şudur ki diğer insanların sadece onların resmi kanallarından yayınlanan bilgilerden fazlasına ulaşmamalarıdır. Bahaileri bunlar uyarıyor, Bahai toplumunda ki hâkimiyet konusunda tamamen ihtiyatlı ve kontrol olunmuş şekilde görüşlerini açıklasınlar. Kendilerini ilahi hidayet ve ilahi gölge altında bilen Bahai makamlar her zaman diğer Bahaileri görüş birliğine davet ediyorlar. Eğer bu davetleri ve çağrıları ciddiye alınmazsa gizliden ve açık şekilde tehdit ediyorlar. Diyorlar ki siz ruhani ve idari terd ve uzaklaştırılacaksınız. Onlara göre Bahai olmayan insanlar 19 günlük ziyafetler programlarında (her şehirde ki Bahailerin en önemli toplantılarında) veya Amerika’daki Vilmert şehrinde ki yıllık Kanvenşenlerde mart ayında başlıyor bunlara katılmasınlar. Amerika da ki bütün büyük ve küçük dini toplantılar olmasına rağmen bu Bahai yıllık Kanvenşende yapılan toplantılarda kapılar tüm gazetecilere ve diğer medya mensuplarına kapalıdır. Böyle bir kapalı olan siyasetin içinde bilgileri toplamak herkesi zorlukla karşı karşıya getirir. Biz demiyoruz ki bu imkânsızdır ama çok zordur. Birkaç sene önce Los Angeles’ta ki mahfil seçimlerinde uygun insanın seçimi hakkında ki kendi görüşlerini beyan eden ve birbiri ile konuşan iki Bahai arkadaşa Los Angeles’taki Bahai mahfilden ceza verilerek onların oy kullanma hakkı ellerinden alındı. Böylece görüyoruz ki eğer istatistiklerden kesin bilgim olmazsa bu benim suçum değil. Çünkü herkes bu konularda araştırma ve değerlendirmeye girerse böyle zorluklarla karşı karşıya gelecektir. Eskiden dediğim gibi genel olarak umumi şekilde Bahailik hususunda her türlü makale yazılmış olursa Bahai milli mahfilinin sekreteri Robert Henderson tarafından verilen emire göre yasaktır. Buradan anlaşıldığı gibi her bir belge ve istatistiki bilgi talep etmek gerçekten çok zordur. Diğer taraftan bunu bilmeliyiz ki sosyologlara rağmen tarih yazarları dakik olarak bilgilerin elde edilmesine imkân yoktur. Ama biz kendi tekniğimiz ve yöntemlerimizle bu zorlukları aşıyoruz. Örnek olarak 1988 yılında milli mahfilin üyeleri ile görüşmek için davet edilen 1200 Bahai’den sadece 200 kişi geldi. Bu az katılım şunu gösterdi ki Bahailer milli mahfilin üyelerini görmeye çok meraklı değillerdi. Ama diğer münasebet ve toplantılara çok sayıda Bahai katılırdı. Hakikatte ben bunu merak ediyorum ki hatta bu makaleyi yazmamda bana yardımcı olan bazı dostların benimle irtibat kurmaları yüzünden onlar ceza alsınlar. Benim bilgi kaynağım dostlarımdır. Bunlar 1980 yıllarında Güney Kaliforniya Bahai toplumunun üyeleriydiler. Fakat onlar Amerika’da ki Bahai toplumunda pek çok ünlü ile tanışmış kişilerdi. Tüm dediğim şeylerin yanında şuna inanan ilk insanım ki bence bugünkü tarihçilerin kendi kaynak çeşitlerini çoğaltmaları gerekir. Nedeni ise şudur ki Los Angeles Bahai toplumu hakkındaki araştırma sonuçları 1980 yılına göre daha sağlam olsun. Benim bu konudaki görüşüm birkaç görüşten birisiydi. Benim görüşüm bana ait olan özel bilgilerden oluşuyordu. Benim sosyal şebekelerle bağım vardı ve Güney Kaliforniya’daki Bahai toplumundan şahsi tecrübelerim vardı.  Bana göre bu kaynakların yeterince sağlamdı. Bu kaynaklara dayanarak Los Angeles Bahai toplumunda olan olayları inceleyip ve olayların nedeni üzerinden bir sonuca varıyordum. Amerika Bahai toplumunun bugünkü iç siyasetleri hakkında bir makale yazan ilk sosyolog olmak için acele ettim. Bu bir yeniciliktir. Benim işimin en az iyiliği budur ki benim bilgilerim sonra ki sosyal bilginlerin araştırması yapabilmesi için zemin hazırladı. Ben de olan bilgiler diğer dini merkezlerin arşivlerinde olmayan önemli bilgilerdi. Bugünkü Bahailik hakkında akademik yazılar ve konular inanılmayacak kadar azdır ki biz Bahailer, Amerika’daki Bahai toplumunun nüfus ve istatistiklerini Quakerler*  ve Yuniteryanler***  (Vahdetçiler) olarak biliyoruz. Başka konu budur ki Bahailer bu ülkede 1890 yılından beri varlar. Ben buna çok sevinirim ki Amerika’daki milli mahfilin üyeleri olan Mark Mullen, Stockman ve diğerleri Bahailik hakkında anlattığım konular üzerinde akademik ve bilimsel araştırmalarını yayınlasınlar. Bu iş çok ilginç ve değişik bir iştir. Şu bakımdan dolayı ilginçtir ki eğer bunu biz yapmazsak Amerika’daki Bahai teşkilatının resmi bildirilerini kolaylıkla kabul etmiş kendimiz için Bahai toplumuna onay vermiş oluruz. Önceki makalemde anlattığım gibi Los Angeles’taki Bahai toplumu İranlı Bahailerin cezbedilmesinde daha başarılarmış. Çünkü Güney Kaliforniya’daki diğer Bahai toplumları nüfus bakımdan çok olan İranlı Bahailer içinde kayboldu ve Amerikalı Bahailer bu toplulukları terk ettiler. İranlı Bahailer, Amerikalı Bahailerle kaynaşmıyordu. Los Angeles’taki Bahai toplumu renk ve ırk bakımından diğer insanlara uzak duruyordu (Siyahiler veya İranlılar). Çünkü biz Bahai toplumunun birliğine rağmen bunlara inanıyorduk.

*Otopiayi: Zulümden, adaletsizlikten uzak olan sembolik bir topluluk. Bahailer kendi topluluklarını gelişmiş ve kâmil bir topluluk olarak biliyorlar.   

**Quakerler: 1719 senelerinde Hristiyanlık içinde oluşan kiliselerden bazı sorularına cevap verilmeyenler dediler ki herkes kendisi bir papazdır ve müminler topluluğudur. Yani dinlerini kendi düşünlerinden oluşturanlar.

**Yuniteryanler :Vahdetçi, birlikçi

DÜNYA BAHAİ TOPLUMUNDA KONTROLCÜ(RUHANİ) SINIFI

Din sosyolojisinde kontrolcü ruhani sınıfı sadece Papazlar değil belki daha çok kendilerini diğer dini toplumunun üyelerinden eşit ve aynı seviyede görmeyen güçlü bir sınıfa itlag olur. Ben, Bahai toplumunda ruhani ve papazlar gibi bir sınıfın olmadığına, Bahai teşkilatı yetkililerinin ve sorumlularının kendilerini diğer insanlardan üstün ve güçlü görmedikleri iddialarına inanmıyorum. 1960 yılında kendilerini eyadıyani Emrullah( Emrullah eyadıilar) ünvanı ile tanıtmış kimseler, Bahailerin bir grubunu ayrımcılık ve nifak ithamı kovup terd ettiler. Bana göre bu tür eylem merkez Kalti hakimiyeti olan bir sisteme benziyor. Bugün Hayfa da bulunan dünya Bahai tebliğ merkezinde yer alan kıta müşavirlerini iddia ediyorlar ki Bahai ahit ve misak yorumu onların elindedir. Bu konuda kendi görüşlerini açıklayan Bahailer terd ve izolasyon tehlikesi ile karşı karşıya gelecekler. Dünya Bahai tebliğ üyeleri terd olunan insanlar hakkında yüce adalet evine müşavere(danışmak) veriyorlar. Bu yüzden onların görüşleri ve tutumları çok önemlidir. Bahai düzende terd etmek cezası asıl kontrol mekanizmasıdır. Bu konuda karar veren kimseler kıta müşavirleri ve onların yardımcılarıdırlar. Kıta müşavirleri kendi yetenek ve kudretlerinin olduğunu söylemiyorlar bu doğru değildir. Çoğunlukla liberal ve özgür düşünen Bahailer, Kıta müşavirlerinden dolayı korku içinde yaşıyorlar.

LİBERAL VE MUHAFAZAKÂR BAHAİLER

Her ne kadar muhafazakâr(katı) Bahailer, Bahai toplumu içinde liberal Bahailerin olmadığına inanıp itiraz etseler bile, bir sosyolog için böyle düşüncelerin ve bölünmelerin olmamasının tamamen ilim dışı olduğunu düşünüyorlar. Muhafazakâr Bahailer, Bahai teşkilatından açık şekilde intigad(eleştirmek) etmeye tahammül etmiyorlar. Onlar milli mahfillerinin istedikleri şekilde davranmasına ve bildiri vermesine karşı gelmiyorlar(himayet). Muhafazakâr Bahailer, herhangi bir Bahai’nin Bahailik hakkında yazılarının ve eserlerinin yoğun bir şekilde kontrol edilmesini ve gözden geçirilmesinin gerekliliğine inanıyorlar.(Bahai eserlerinin teyit Lecnesi).Sağcı Bahailer, Yüce Adalet evinin yaptığı her şey de ve tutumlarında hatasız olduğuna inanıyorlar. Yüce Adalet evinde kadınların üye olması ve hizmet etmesi için izin verilmemesine inanıyorlar. Dünyadaki hükümetlerin kendi yönetimlerini bırakıp yönetimi Bahai Nihatlara vereceklerine ve Bu Bahai Nihatların Dünya da dini hükümet kuracaklarına inanıyorlar. Onların inanç usullerinin bir tanesi budur ki Bahailiğe sağlam iman etmeyenlerin(inançlarına ve eserlerine) ahit ve misak nakisi olan Bahailerin terd edilmesi ve uzaklaştırılmasıdır. Onlar aydın ve reformcu kimselere karşı çok şiddetli bir şekilde karşıdırlar. Genellikle yenilikçi fikirlere sahipleri ve özgür mütefekkirleri ahit ve misak nakisi olarak biliyorlar. Onlar kelimeler ve Bahai eserlerinin zahirine çok bağlıdırlar. Bahai metinlerinin her ibaresini Dünya araştırmacılarının bulduklarına tercih ediyorlar. Buna karşılık olarak Liberal Bahailer buna inanıyorlar ki Bahai teşkilatları ceninlik aşamasındadırlar ve teşkilatların çocuğa benzer davranışları vardır. Muhafazakâr Bahailer, Bahai yetkililerini kendi başlarına teşkilat gücünü kullanmaya layık görürlermiş. Bahai hâkimiyet teşkilatı olan milli ve mahalli mahfiller, lecneler ve onlara tabi olan bölümler kendi yasal sınırlarını ve tarif olunan yetkilerini aşarlarsa Liberal Bahailer itiraz etmeye başlıyorlar.  Liberal Bahailer kendi yazılarının sansürlenmesinden hoşnut değillerdir ve onlar gayri resmi şekilde sansürleme ve denetleme bölüme ile işbirliği yapmaktan imtina ediyorlar. Liberal Bahailer, yüce adalet evinin yetkileri yasa koymakla sınırlı olması gerektiğini ve Yüce adalet evinde kadınların huzur ve hizmeti izin verilmesi gerektiğini söylüyorlar.  Liberal Bahailer ve Aydın fikirli Bahailer, Bahai teşkilatını medeni bir hükümetin tamamlayıcısı olarak tanıtıyorlar. Herhangi bir Bahai dini hükümetine gelecekte (Teokrasi) muhaliftirler. Liberaller terd ve tekfir olma konusunda hiç razı değiller. Onlar özgürce düşünmeye meraklıdırlar. Özgürce tefekkürlerden dolayı gelecek tehlikelerden korkmuyorlar. Liberal Bahailer, Bahai eserlerle ilmi hakikatler arasında tezat çıkarsa o zaman ilmi yollara taraftar olmak gerektiğine inanırlar. Ayrıca Liberal Bahailer zahire dayanan ve sadece Bahai eserlerine istinat etmeyi kuru kafalık olarak niteliyorlar.

Ben bir kaç görüş ayrılığını beyan ettim. Bu farklar Liberal ve Muhafazakâr görüşlerde mevcutturlar. Olabilir ki bu ayrılıklar Bahai toplumunun içinde kritik durumun asıl nedeni olmayabilir ama bu iki tarafın çeşitli görüşlerde sunduklarını görüyoruz. Bu ihtimalde vardır ki Los Angeles’taki İlerici ve Reformcu Bahailerin, Amerika milli mahfilinin 1986 yılındaki müdahalelerine(Los Angeles Mahfilinin Kapatılması) karşı tutumu ve ayrıca genç reformcular o günkü olayların hakkında yazmış oldukları makaleler ve onların yayılması buna neden olmuştur ki ifrati ve katı üyeleri,  Hayfa da ki Yüce Adalet evini ikna ederek, Bahailikteki reformistlerin terd edilmesine karar verilmesini sağlamışlardır. Bazı muhafazakâr ve ifratı Bahailerin, Bahai toplumu içindeki bu iki gruplaşma arasındaki derin ayrılığı inkâr etmeleri aslında Bahai toplumu içindeki hakikati göz yummak anlamındadır. Acaba kaç tane mahalli mahfil kapatılmıştır. Ben Robert Henderson söylediklerine istinaden söyledim. O demişti ki ben Milli mahfilde 4 sene üyeydim. Orada gördüm ki milli mahfil mahalli mahfilleri kapattı. Daha sonra biz o mahfillerin açılmasına şahit olduk. Ben şahittim bu olaya. O mahallede ki iki grup ve Amerika’nın milli mahfil üzerindeki etkidi bellidir. Eğer milli mahfilin sekreteri bu 4 sene içinde diğer mahalli mahfillerin kapatılması hakkında kapatılan mahfillerden tanımış olursa o zaman bu kapatma işi bizim bildiğimizden daha fazladır. Bunu bilmeliyiz ki mahalli yani küçük mahfillerin kapatılması sadece o şehirdeki Bahailerin ilgisini kendisine çekmiştir. Robert Henderson’ın sansür sistemi ve haberlerin gizli kalmasını sağlaması böyle bir haberin geniş alana yayılmasını önlemiş. Böyle eylemler oldukça gizli bir şekilde yapılmaktadır. Birçok mahfil kapatılmıştır. Benim biliyorum ki 1970’lerde Pansilvanya da bir mahalli mahfil kapatıldı. Nedeni ise o mahfilin başındaki kişinin yaptıkları ve bu yaptıklarını kutsal göstermesiydi. 1982 de Amerika milli mahfili, Arkansas’taki mahfilin kapatılmasını istedi. Nedeni ise o mahfilin üyelerinin bazıları homoseksüeldi. İnanılmayacak bir şey oldu ve O mahfilin bazı üyelerinden Alenvard milli mahfilin üyeliğine seçilmiş oldu. Bu kişi milli mahfil de bulunmasını engellendi. Bu iş onun milli itibarının yok olmasına neden oldu. Elbette Henderson’un bu sansür işlerinden kastı başka nedenler de olabilir. Milli mahfilin diğer mahfilleri kapatması işine resmiyet kazandırmaktır. O kendisinden güçlü bir öncü yapmak istiyordu. Öyle bir öncü ki mahalli mahfillerin işinde müdahale edebilsin. Eğer Henderson yalan söylemiş ise o zaman Mekmulen ve Stockman’in dedikleri doğruymuş. Onlar demişlerdi ki Los Angeles mahfilinin kapatılması istisnai bir olaymış. Eğer onlar için hakikat aşikâr değilse o halde aynı mesele ve zorluk benim içinde mevcuttur. Beni bu konuda resmi olmayan görüşümü açıkladığım için terd etmemeleri gerekirdi. Burada görüyoruz ki Bahai hakemiyetin görüşleri burada açık ve belli olmayan şekildedir.  Genellikle Bahai hakemiyetin şeffafsızlığı onun güçlü kontrol mekanizmasının sonucudur. Henderson’un Amerika da ki milli mahfilinin 1984 de genel sekreterliğine seçilmesi hayret verici ve kuşku yaratıcıdır. O, 1970 sonlarında ve 1980 başlarında hiçbir milli şöhreti yokmuş. Tek bilinen özelliği hanım Velma Heleson’un oğlu idi. Annesi uzun seneler Amerika milli mahfilini üyesiydi ve sonra kıta müşavirliğine atandı. 4 sene sonra Amerika milli mahfilini üyesi olan Doktor Firuz Kazımzade ile evlendi. Amerika milli mahfilinin memurlarından birisi 1983 de bana dedi ki Henderson’un seçilmesi ben ve diğer arkadaşlarım için hayret vericiydi. Biz onun seçilmesinden önce Henderson hususunda hiçbir şey duymamıştık. Benim iddiam ki söylemiştim Amerika milli mahfilin diğer mahalli mahfilleri kapatma tecrübesi başarısız olduğunu kabul ettiğini 2 yıl geçtikten sonra bu işlerden vazgeçtiğini duyurdu. Onlar, Los Angeles bölgesindeki gibi problemi olan diğer mahalli mahfillerin kapatılması işinden imtina ettiler. Ben Bahai hâkimiyetinin alt yapılarının güçlendirilmesi ve genişletilmesi yolundaki Mekmulen görüşü ile pek muvafık değilim. Bu görüşün hiçbir tarihi kanıtı yoktur ve birkaç yanlışlıkta vardır. Bu yaptıklarını Bahai kutsallarına istinat ediyor hâlbuki böyle bir şey yoktur. Bu özgürlük ki Bahai kontrol sistemi tarafından şiddetli şekilde sınırlandırılmış olur bu asla özgürlük değildir. Hatta biz dünyada görüyoruz ki komünist partilerde ve askeri örgütlerde alt seviyelerde olan kimseler kendi görüşlerini kendi aralarında söylemeleri serbesttir. Eğer bir kimse Bahai toplumu hakkında kendi görüşlerini ve inançlarını sosyal medya ve kamuoyunda(Bahai Toplumu dışında) açıklanabilirse bu gerçek bir özgürlüktür. Bu yolda artık o insana terörist damgası vurulmaz. Ben üzgünüm ki Bahai toplum ve teşkilatlarında böyle bir özgürlük yoktur.

Bahai Seçimleri

Bugünkü Bahai seçim sistemi birbirini tanıyan küçük topluluklarda kabul edilebilen uygun bir sistem olabilir fakat büyük şehirlerde ve büyük topluluklarda o toplumlarda mahfil üyeleri kendilerini aday gösterdikleri ve üyeliklerini iptal etmedikleri için diğer kişiler o mahfilin üyeliğine seçilemezler. Bu konu apaçık bir şekilde Amerika milli mahfilini seçiminde görülebilir. Los Angeles mahfilinin tecrübesi çeşitli soyların mahfilde olmasının neticesini bize göstermektedir. Benim 1980’lerde çok yakından Los Angeles mahfilinin faaliyetlerinden haberdardım. Aslında birçok İranlı 1980 senesinin ortasında Los Angeles mahfilinin üyelerindendiler. Şimdi sorun bu ki milli mahfilin, mahalli mahfile müdahale etmesi acaba o mahfildeki zorlukları çözmeye mi yoksa iyice pekiştirmeye yönelik midir? Diğer soru şudur ki acaba mahalli mahfilin itibarını yok etmek yasal mıdır? Ve son soru Bahai örgüt ve teşkilatı uzun bir süre içinde Bahai toplumunda görülen sıkıntılar ve zorlukların karşısında yeterince yumuşaklık gösteriyor mu göstermiyor mu? Görüşüm diyalog dergisinde yayınlanmıştı ve o derginin arşivinde hala bulunmaktadır. Burada milli mahfilin diğer mahfillere karşı tutumunu tekrar etmiyorum ama Sayın Stockman, Henderson’un sözlerine karşılık olarak diyalog dergisinin yayınlanmasını engelledi. Çünkü diyalog dergisinde Los Angeles mahalli mahfilinde meydana gelen olaylar hakkında konuşulmuştu. Ben burada sevinçle diyebilirim ki Henderson’un diyalog dergisinin sekreterine göndermiş olduğu mektubun kopyası elimde mevcuttur. Bu mektup 30 Temmuz 1980 yılında şöyle yazılmıştır. Bu mektup bizim bugünkü telefon görüşmemizin teyidi anlamındadır. Ben bu görüşmede size bildirdim ki Amerika milli ruhani mahfili, benim makalemi sizin derginizde yayınlamasına karşı çıkmıştır. Benim makalemin başlığı Los Angeles mahfilinin kapatılmasının asıl nedenleridir. Dediğim gibi Amerika milli mahfili bu makalenin sizin derginizde yayınlanmasına karşıdır. Bu konuda çalışma yapmamız gerekir. Hali hazırda bu mahfilin kapatılması hakkında bazı gerçekler mevcut değildir. Bu yüzden biz dakik olarak bu konuda rapor hazırlayamıyoruz. Ona ilaveten bu makalenin yayılması diğer kimselerin itibarına hasar vericidir ve bu Bahai toplumunun ruhani temellerinin yenilenmesine mani ve zarar vericidir.

Bu mektubun metninden şu anlaşılır ki uygulanan sansür bazı örgütsel ve teşkilatı önerilermiş. Biz görüyoruz ki bu mektubun içeriğinden belli oluyor ki uygulanan sansür Bahai teşkilatı ve örgütü tarafından doğmuş bir görüştür. Yoksa bu rapor da zaaf niteliğinde olan bir kısıntı yoktur. Ayrıca gerçek bir medeni toplumda Sayın Henderson gibiler bir raporun engellenmesi konusunda kendi isteklerini uygulayamazlar.    

Bahai Seçimler: Seçim mi Atanma mı?

Sayın Stockman’in tepkisi ve onun milli mahfilin müdahalesi konusunda ki yorumunu dikkate alarak ben şu sonuca vardım ki O’nun iddiasına rağmen benim belgeleri sunmam ve bu belgeler içinde resmi Bahai teşkilatının yaptıklarının nedenlerini açıklamam tamamen doğrudur. Biz Resmi Bahai makamlarının seçimlere müdahale etmesine karşıyız. Bahai seçimler rekabetsiz seçimdir. Birçok Bahailer buna inanıyor ki seçimler neticesi ilahi takdir üzerinden tayin olunur. Gerçek budur ki resmi olmayan adaylarda vardır. Ama büyük şehirlerde ve milli bir düzeyde eski adaylar ve makamların kazanma ihtimalli çok büyüktür. Yüksek düzeyde komitede veya lecnede olan özel birinin seçilmesi ve onun resminin Resmi Bahai dergilerinde çıkması açıkça bunu gösteriyor ki bu seçimlerde Bahai teşkilatının derin bir etkisi vardır. Milli mahfil tarafından tayin olunan 19 adlı şura tarafından kullanılan yöntemler aynen yukarı da bahsettiğimiz gibidir çünkü Los Angeles mahalli mahfilinin seçiminden önce bir şura tayin edilmiştir. Bu şuraya milli mahfil tarafından Los Angeles’taki mahfil seçimi için 9 kişi tayin edilmiştir. 9 kişinin tayin edilmesi (Los Angeles mahfilini için) gösteriyor ki Los Angeles Bahai mahfili önceden belirlenmiştir. Çünkü bu şura içinde 9 kişiden fazla olması gerekiyordu. Bu böyle olsaydı bu şurada ki insanlar daha çok tecrübe kazanırdı. Çünkü bu şura içinde bazı kimseler iş için dışarıda bulunduklarında onların koltukları boş kalacaktır. 

Bahai Teşkilatında Azınlık Bahai Gruplarının Görüşlerinin Engellenmesi

Ben bunu inkâr etmiyorum ki eğer mili mahfilin gizli senetlerine ulaşabilseydim benim bu makalem daha güçlü senetler ve belgelere dayanırdı. Diyalog dergisinin arşivinde milli mahfilin 3 üyesinin detaylı konuşmaları mevcuttur. Bu konuşmalarda milli mahfilde hâkim olan düşünce tarzını açıklamaktadır. Henderson Bey’in teşkilatı, 1966 yılından beri başlamış olan tarihi projem için vermiş olduğum dilekçeye muhalif oldu. Sayın Stockman de biliyor ki onun önerisi insaftan çok uzaktır ve gerçekçi değildir. Ben önceden bunların iddialarından haberim vardı. Onlar iddia ediyorlardı ki Los Angeles mahfilinin kapatılması için yeterince delil verilmiştir. Hâlbuki ben buna karşıyım. Çünkü ben onların resmi konuşmaları ve nakilleri konusunda açık ve derin bir yorum yaptım. Onlar tarafından yapılan böyle itirazlar asla doğur değildir. Öyle görünüyor ki onların benim makaleme karşı çıkmaları şundan kaynaklanıyor ki ben kendi makalemde resmi Bahai yetkililerin yanında diğer görüşlere de yer vermiştim. Bu Bahai toplumunun resmi ve ciddi siyasetidir ki azınlık grupların görüşleri şiddetle bastırılsın ve resmi kaynaklarda onlardan hiç bahsedilmesin. Burada Los  Angeles kültürü ve resmi Bahai kültürü arasında bir birliktelik var oda budur ki onların başında olan kimseler abartılı olarak konuşsunlar ve bu abartmalarla Bahai toplumunda olan karışıklıkları ve zorlukları bastırsınlar. Stockman Para ve gelir önemi bakımından Bay Henderson’un yüksek gelirini ve maddi imkânlarını gizli tutmaya çalışıyor.  Onun bu durumu çok dikkatle umumi Bahai toplumundan saklanıyor. Eğer milli mahfili geliri ve harcadığı paraların hesabı sorulduğu sanılsa buda doğru değil. Yüksek miktarda para verilmesi resmi şekilde yapılmıştır. Bu paraların hesabı tutulmuştur. Her ne kadar yüksek miktardaki harçlar ahlaki bakımdan doğru değilse de herhalde milli mahfilin bütçesinden yapılan harcamalar sabit harcamalardır. Mesela binanın korunması veya orada çalışan memurlara maaş verilmesi ve diğer şeylerin hepsi milli mahfilin masrafıdır. Milli mahfilin bütçesi Bahai vergilerinden temin olunuyor eğer bütçede kritik durum olursa o zaman milli mahfil üyeleri sorumlu tutulacaktır. Stockman’in önerisi Bahai vergileri doğru yolda harcanması için direk milli mahfile gönderilmesini istemesi akıllara soru işareti bırakıyor. Öyle görünüyor ki Stockman o mevkide değil ki böyle önerileri reddetsin ama bana göre Los Angeles’ta yaşayan Bahailer milli mahfile güvenleri yoktur. Onlar kendi vergilerini mahalli mahfile vermeyip 3500 km uzaklıktaki milli mahfile vermeleri imkânsızdır. Bunu yanında siz dikkat ediniz ki Amerika milli mahfilinin yanında ki oturumlar çok azdır.  

Yazan Juan Cole

اطلاعات بیشتر

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

twenty − 20 =

Ayrıca kontrol edin
Kapalı
Başa dön tuşu